


Zeytinyağı Müzesi : Yeşilyurt Köyünden ayrılıp sahil yoluna bağlanınca Küçükkuyu'ya girmeden yolun deniz tarafında tarihi bir yapı göze çarpıyor. Burası Zeytinyağı Müzesi olarak düzenlenmiş. Müzede zeytinyağı, sabun üretiminde kullanılan bir çok araç gereç, yağ saklama küpleri, amphoralar sergileniyor. İki katlı müzenin bahçe ve birinci katında zeytin ezmede kullanılan, çeşitli dönemlere ait presler yer alırken, sergi salonunda üst katında yağ saklama kapları, cam damacanalar, sabun yapımı, yağ üretimi temsili maket, resim ve kompozisyonlarla gözler önüne seriliyor. Zeytin ağacının Tanrı'nın insanlara bir hediyesi olduğuna inanılıyor. Bu benzersiz ağacın meyvesi zeytinin özü anne sütüne en yakın özelliklere sahip olması, içerdiği E vitamini ile yaşlanmayı geçiktirmesi, hücreleri yenilemesi, kollestrol seviyesinin düşürmesi yüksek tansiyona ve ülsere karşı koruma sağlaması nedeniyle günümüzde kendisine olan ilgiyi her geçen gün biraz daha artırıyor.
Mıhlıçay; Doğa ile başbaşa kalıp kuş ve su sesi dinleyerek yorgunluğunuzdan kurtulmak, ciğerleri temiz havayla doldurarak kondisyon kazanmak ve biraz da serüven yaşayarak yakınlarınıza birşeyler anlatmak istiyorsanız; İşte size şehrin stresini unutturup sevinç çığlıkları attıracak farklı bir doğa kucağı. Mıhlıçay' a gitmek içinse, Çaypazarı Caddesi Selton Tesisleri yanından yaklaşık 5 km. stabilize yolu izleyip yolun gittiği noktaya geldikten sonra araçtan ayrılıyorsunuz. Kah patika yoldan, kah arazide yürüyerek Mıhlıçay yatağına iniyor ve çayın akış yönüne doğru 1-2 km. yürüyerek şelaleye ulaşıyorsunuz. Tarifi zor, biraz da karışık olan bu dağ yolunda yön soracak kimse olmaması doğa severleri rehber ve turla gitmeye teşvik ediyor. İşte doğa ile mücadele burada başlıyor. Yürümekte zorluk çekenlerin bile inat ve azimle indikleri patika yol size önce Baş Değirmen mıntıkasına getiriyor. Restore edilmiş eski bir su değimeni var. Rumlar'dan kalma taş yapı hani biraz emek verilse yarın faaliyete geçecekmiş gibi. Değirmen taşları, su yolları, olduğu gibi duruyor. Değirmenin karşısında sessiz sakin akan Mıhlıçay üzerinde estetik kemerli köprü bulunuyor. Köprü üzerinden defalarca geçmenizi sağlayacak kadar keyif veriyor. Romalılar'dan kalma köprü, eski Truva'ya giden tek ulaşım yolu. At ve develerin tek geçişi buradan. Kışın yükselen, coşup kabaran Mıhlıçay'ı aşan köprü şimdi trekingcilere ve zeytincilere yol veriyor. Çevre çam, çınar, zeytin, tesbih, defne, incir, ayva, armut ağaçları, kekik ve böğürtlenle dolu Mıhlıçay'a 1970'te Kazdağı Ayazma'da ki üretme çiftliğinden getirilen yavru alabalık ve sazanları bırakmışlar. Balıklar doğaya dönüp yabanileşerek lezzetlenmişler. "Siyak Benek" adını taşıyon bir tür alabalık, büyüyerek kiloluk kofana halini alabiliyor. Değirmenden yukarı yol beklemeyin. Kah dere içinden kah paralelinden kayalar üstünden atlaya zıplaya 20 dakika süren bir yolculukla akış yönüne karşı yürüyorsunuz. İri kayalar, suyun debisi yüksek zamanlarda dere yatağına taşınıp yerli yerine oturmuşlar. Sert granit taşların yosunlu ve ıslak bölümleri ise kayıyor. Kademe kademe yükselirken önünüze bir çok minik şelale çıkıyor ve nihayet yüzebilir çap ve derinlikte bir gölcüğe varınca doğanın bonkörlüğü karşısında, yemyeşil bitki örtüsünün çevrelediği göle bakmaya doyamıyorsunuz. Ama gerçek ürkütücü ve ürpertici vahşi güzellik gölün arkasında gizli. Gölün yatağından 15-20 metre ilerleyince bu defa hiçbir bitki olmayan ve taştan yapılma yüksek dik kaya duvarlarla çevrili bir odaya giriyorsunuz. Bir nevi hamam kurnası görünüşlü bu vahşi bölümün anlatılamaz bir güzelliği var. Tam karşınızda çılgınca dökülen bir şelale, kulakları patlatırcasına sesler çıkararak göle akıyor. Yanınıza deniz gözlüğü aldıysanız dibe şöyle bir bakın. Kavanoz gibi dimdik duvarlı inen avuç içi benzeri zemini tam 30 metre derinlik taşıyor. Tabanın koyulaşan rengi ürkütücü! Maceracı gözüpek gençler ne yapıp yapıp dik duvarlara tırmanıyorlar. Ayağa kalktıkları anda atlamak zorunda kaldıkları meyilden kendilerini 10-15 metre yükseklikten buz gibi sulara bırakıyorlar. Çığlık ve haykırışlar şelale suyunun çıkardığı ses ve köpüklere karışıyor. Tepinircesine akan şelale altına gelenlere jakuzi etkisi ve soğukluğu ile vücudları zımba gibi yapıyor. Eğer rehberinizin dediklerine uyarsanız, kendinizi daha güvende hissedebilirsiniz. Yol boyunca yanınıza almanız gerekenler; lastik ayakkabı, iniş çıkışlarda rahat hareket edebilecek özellikte bir şort veya mayo. Ve elbette soğuk kumanya. Ateş yasak. Yol boyunca aceleci olmayın, yoksa bacak ve dizinizi kaya ve taşlara çarpabilir ve yaralanabilirsiniz.
Çanakkale Yeşilyurta nasıl gidilir; Çanakkale'ye bir saat İzmir'e 3 saat uzaklıktaki Yeşilyurt Köyü'ne gitmek için İzmir-Çanakkale otobüslerine binip, Küçükkuyu'ya da inmek gerekiyor. Köye 3 kilometrelik mesafeyi ise taksi ile gidebilirsiniz. İstanbul'dan Küçükkuyu'ya otobüsle gitmek isteyenler Uludağ İşletmesi'nin çift katılı otobüsleriyle ulaşabilirler.
Uludağ İşletmesi, Tel: 245 27 95Küçükkuyu, Tel: (286) 752 56 66
Özel aracıyla gitmek isteyenler Çanakkale'den Edremit körfezi'ne asfalt rampadan inerken solda çeşmenin yanında bulunan Yeşilyurt sapağına girecekler. Bu yol 500 metrelik bir yokuştan sonra köye ulaşıyor.
Çanakkale yeşilyurtta ne yenir; Köy meydanına ağaç gölgesine araçlarını park edenler çevrede bulunan kır lokantalarına oturup sessiz ortamda bir yorgunluk çayı içiyorlar, arzu edenler otlu, peynirli puf böreklerinden sipariş veriyorlar, sonra da hazım yürüyüşüne çıkarcasına köy sokaklarında yenilenip, dekoratif özellikler kazandırılan evleri seyrediyor, fotoğraf çekiyorlar, yöre hediyeliklerden alıyorlar.Bir başka yemek yenecek yer ise Küçükkuyu sahili yol üzerinde bulunuyor. Burası Adatepe Zeytinyağı Müzesi restoranı. Müze bahçesinde ki restoran görevlileri Emine ve Sibel hanımlar yöre zeytinlerinden elde edilen sızma yağlarla yapılmış zeytinyağlı yöresel yemekler arasında sarma, börek, kabak çiçeği dolması, içi boş yufka olup "Dıble" olarak anılan bir tür tatlı çeşidinin beğenildiğini belirtiyorlar. Arzu edenler, hediyelik çeşitli şişe ve teneke ambalajlarda hazırlanmış yağlardan, zeytinlerden ve ezmelerden satın alabiliyorlar. Zeytin desenli tabaklar, kupalar, zeytin motifli dokumalar, kokulu ve sade sabunlar, çamaşır makinesi için yapılmış doğal toz sabunlar, zeytin ağacından yapılma yemek karıştırma kaşık ve çatalları diğer çeşitler arsında yer alıyor.
Çanakkale yeşilyurtta konaklayabileceiğiniz oteller, moteller : Yeşilyurt köyü'nde konaklamak için son yıllarda yapılan tesisler sayesinde çeşitli alternatifler bulunuyor.
* Akarsu Hotel: Mıhlı Küçükkuyu mevkii. Tel : (0286) 752 54 13
* Egem Motel: Küçükkuyu / Ayvacık. Tel : (0286) 752 56 96
* Ilıada Hotel: Kazdağı yaykın Mevkii . Tel : (0286) 484 77 78
Küçükkuyu sahilindeki kamp ve karavan alanları ve pansiyonlar diğer seçenekler olabilir. Altınoluk Sahilindeki tesislerde konaklayıp Yeşilyurt köyünü günübirlikte gezebilirsiniz.
Kaynak: ikidakika
Kaynak: ikidakika
Devamını okuyun...>>