13 Mayıs 2009 Çarşamba

Anadolu Kavağı tatil yerleri

İstanbul Boğazının Karadeniz den giriş kapısı konumundaki Anadolu Kavağı yıllardır değişmeyen görüntüsü ile nostaljik balıkçı köyü özelliğini koruyor. İstanbul'un nefes borularından biri olan ve balık lokantaları ile ünlü köy, lüfer mevsimi olan eylül ekim aylarında İstanbul un yaza veda edip sonbaharda ılık günlerin tadını çıkarmak isteyenlerin tercih ettiği gezi yerlerinin başında yer alıyor.Hem kara yoluyla hem de denizden vapur seferleri ile ulaşımın sağlandığı Anadolu Kavağına gidip denizin kenarında ızgara balık keyfi yaşamak istiyorsanız sonbahar ayları bu tür bir gezinin en uygun zamanı. Yazdan kalma günlerde serin ama üşütmeyen deniz kokulu esintiler arasında sahilde veya iki üç katlı restoran ve lokantaların manzaralı pencere kenarı veya teraslarında bir yandan sipariş ettiğiniz balıkları yiyebilir diğer yandan gözü okşayan manzara eşliğinde iyotlu , oksijeni bol deniz kokulu havayı teneffüs ederek huzurlu, hafta içi veya sonu günübirlik sakin bir kaçamak yapabilirsiniz. Kavaklara balık yemeye gelenler ya Eminönü iskelesinden kalkan şehir hatları vapurları ile boğazın iskelelerine karşılıklı uğrayarak geliyorlar yada Sarıyer den kalkan seferleri tercih ediyorlar. Bu tür ulaşımı kullanan yolcuların geliş ve gidiş saatleri seferlere bağlı olduğu için yemek sonrası topluca kalkıp dönüşe geçiliyor. Otobüs seferlerinin de yapıldığı Anadolu Kavağına özel aracınızla geliyorsanız hem yol üstünde uğrayacağınız bir çok durak bulunuyor hem de manzaralı güzergahın tadını çıkartıp sefer saatlerine bağlı kalmaksızın istediğiniz süre oturabiliyorsunuz. Anadolu Kavağına daha yaklaşırken vapur iskelesi çevresinde toplanan yerleşim alanını tepede yer alan boğazın kontrolü için Cenevizliler tarafından yapılmış Yoros kalesi'ni görebiliyorsunuz.

Restore edilip kremalı pasta gibi boyanan birkaç ahşap evin bulunduğu hafif yokuş dar sokaktan iner inmez köye giriyor ve uygun bulduğunuz yere aracınızı park ediyorsunuz. Kaldığınız süre hiç önemli değil ister bir saat, isterseniz beş saat, otopark görevlileri giriş çıkış üçretlerini peşin peşin alıyorlar. Sıra manzaralı bir mekanda masa seçmeye geliyor .Sahilde bulunan balık restoranları açık ve kapalı bölümleri ile tercih edilirken daha geride yer alan restoranlar ikinci ve üçüncü katları veya terasları ile cazip manzara seyretmenize olanak sağlıyor. Daha ekonomik yemekler için sokak aralarında ,bahçe içinde hizmet veren lokantalarda bulunuyor bunlar balık çeşit ve fiyatlarını girişlerine astıkları tabelalarda gösteriyorlar. Canı sadece boğaz girişinden çıkarılan temiz midyelerden yemek isteyenler için çeşitli midye tava yapanlara da sıkça rastlanıyor, çay bahçeleri de var. Anadolu Kavağı'nın tam ortasında ulu çınar ağaçları, çevresinde işporta tezgahlarda krep adı altında bir tür hamuru kızgın saçta kızartıp üzerine çeşitli tatlı soslar sürerek sunan satıcılar, dondurma ve büfeler, incik boncuk türünden hediyelik eşya satıcıları yer alırken balıkçıların yolunu gözleyen, balık yemekten bıkmamış miskin kediler göze çarpıyor. İskeleye yanaşan vapur yolcuları ile hareketlenen Anadolu Kavağının sakin atmosferi içinde kıyıya bağlı tekneler balıkçı köyünün manzarasını tamamlarken sanatseverlere resim yapma, fotoğraf çekme konusunda renkli kompozisyonlar oluşturuyor. Sahil boyunca aracınızı yanı başınıza park ederek olta ve kamış ile balık tutma imkanı da bulunuyor.Özellikle Mayıs ayında Karadeniz'e yumurta bırakmaya çıkıp balık yasağının sona erdiği 1 Eylül den itibaren İstanbul Boğazına girerek Marmara ya gitmek üzere yola çıkan, Karadeniz in az tuzlu suyunda beslenerek yağlanmış balıklar, boğaz girişinde ağlarla yakalanıp taze tüketiliyor. Anadolu Kavağı restoranları da çeşitli balık pişirim şekilleri ile dikkat çekiyor. Bazı restoranlar balıkları teşhir ettikleri tezgahtan seçtirip, altında tüp gaz yakarak ısıttıkları saç üzerinde göz önünde bir tür ızgara yaparken bazıları gerçek kömür ateşi kullanıyor.

Yoros Kalesi : Sahilden çevreye hakim bir tepede bulunan Yoros Kalesi'ne doğru tırmanırsanız Karadeniz'den İstanbul'a giriş yapan gemileri ve boğazın muhteşem manzarasını seyredebilirsiniz. Tepenin uç kısmında bulunan Yoros Kalesi mimarisi ve duvarlarında bulunan armalarıyla dikkat çekiyor. Bitinyalılar, Gothlar ve Ruslar'ın saldırılarına uğrayan Anadolu Kavağı bir dönem Cenevizlilerin de eline geçmiş. Cenevizliler tarafından yapılan Yoros Kalesi 1190 yılına tarihleniyor. Bizanslıların ve 14.yy.da Osmanlıların eline geçen Yoros Kalesi içinde 25 evlik bir Türk mahallesinin bulunduğundan da söz ediliyor. Evliya Çelebi ise verdiği bilgilerde kavak kasabasının içinde siyah renkli olan kalenin Yıldırım Han tarafından fethedildiği, Fatih Sultan Mehmed tarafından tamir edilip içine asker konduğu, çevresinin 200 adım ve dört bir yanının kestane ormanı kaplı olduğundan söz ediliyor.

Yuşa tepesi; camii ve türbesi : Anadolu Kavağı yakınlarındaki oldukça popüler olan ziyaret yerlerinden biri olan Boğaziçi'nin sahile en yakın ve en yüksek tepesi Yuşa Tepe bulunuyor. Özellikle modern giyimli bayanların daha fazla ziyaret ettiği gözlenen ziyaret tepesi boğaza ve Karadeniz e aynı açıdan hakim görkemli panoraması ile de etkiliyor . Ramazan ayları, kandillerin arifeleri günleri, bayramlarda ve Cuma, cumartesi, Pazar günlerinde her zamankine oranla daha fazla ziyaretçi akınına uğrayan Yuşa Tepesinde ücretsiz geniş otopark lüks araçlar ile doluyor. Ziyaretçiler Hz.Yuşa Aleyhisselam Türbesini ve 1755 tarihli Camii ziyaret ederek dua ediyorlar. Cami yanındaki bahçe içinde bulunan etrafı demir parmaklıklar ile çevrili çok uzun türbe ziyaretçilerin oldukça dikkatini çekiyor. İlgililer çok önceki yıllarda harap durumda bulunan türbe yerinin kesin olarak, tam yerinin belli olmaması nedeniyle yerin uzun olarak 17 metre yapıldığını belirtiyor ve burada yatan kişinin yaygın olarak bilindiği gibi boyunun çok uzun olduğu inanışının yanlış olduğu konusuna açıklık getiriyorlar. Çeşitli dileklerde bulunup dua edenler arasında dileklerine kavuşanlar daha sonra tekrar gelip bu defa adaklarını yerine getiriyor İslam dini temel prensipleri ile bağdaşmamasına rağmen diğer ziyaretçilere şeker, lokum dağıtıyorlar !!. Temizliği ve çevre düzenlemesi ile de dikkat çeken Cami bahçesinde, Türbe kitabesi, dört yüzünde birer musluk bulunan süslü saçaklı bir çeşme, kültür evi, oturma üniteleri, 27 kabirli mezarlık yer alırken Yuşa Tepesi girişinde çeşitli dükkanlar, tezgahlarda dini kitaplar, tespihler,başörtüsü gibi ihtiyaçlar satılıyor, gözleme yapanlara, köfte, balık, ekmek satanlara da rastlanıyor.! (İslam dini, camileri alışveriş, kabristanları da bayram -şölen yeri haline getirmeyi doğru bulmuyor.) Chalkedonlular'ın Daphne adına yaptıkları adak yeri tarihin ilk dönemlerinden beri kutsal bir yer olarak kabul edilmiş çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerine göre mabet ve tapınaklar yapmışlar.Bunlardan birisi de ilk çağlarda ki Zeus sunağı olarak biliniyor. Bizans Döneminde. 6. yy da imparator 1. Jüstinianos zamanında ise bu sunak kiliseye çevrilmiş.Osmanlı Döneminde bu tepeye Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa ( Ö.1761) tarafından 1169 ( 1755) tarihinde bir mescit yaptırılmış.

Anadolu Kavağına Nasıl gidilir?
Anadolu Kavağı boğaz gezisine tam gün süre ayırmak isterseniz Eminönü iskelesinden saat 10.30 da kalkan Denizcilik İşletmesi vapurlar seferleri ile boğazın her iki yakasında ki iskelelere uğrayarak A.Kavak iskelesine gelebilirsiniz. Dönüş için vapur sizi yemek süresince bekliyor ve saat 15.00 de bir diğeri 17.00 de kalkış yapıyor. Sarıyer den yapılan seferler veya Yeniköy'den Beykoz a kalkan tekneler ile karşıya geçip, yolun kalan kısmını karadan tamamlayabilir, Sultaniye Anadolu Kavağı otobüs seferleri kullanabilirsiniz. Yola özel aracınızla çıkıyorsanız sahil yolu dar ama temiz asfalt ve hafta sonu yoğun trafiğine rağmen, cazibesini koruyor. Tarihi yalıların, köşklerin yer alması nedeniyle genişleme imkanı vermeyen bazı kesimlerde yüksek duvarlar denizi görme imkanı bile olmayan yolda önümüzdeki yıllarda belki de çift katlı yol kaçınılmaz olacak diye düşünebilirsiniz. A.Kavağı'nın boğaz girişindeki konumu nedeniyle yolun bu bölümde her iki yanı askeri bölge ve tel örgüler ile çevrili.Yemyeşil bitki örtüsü içinde araç sürerken trafik kural ve hız limitlerini aşmamak kasislerde yavaşlamak gerekiyor. Deniz Kuvvetlerine ait bu bölümlerde temizlik, bakım, intizam ve düzen beğeni topluyor.

Anadolu Kavağında ne yenir?
Boğazın Anadolu yakası boyunca Anadolu Kavağına gelinceye kadar Avrupa sahilini seyrederek oturabileceğiniz restoran ve çay bahçeleri ile dolu. Hepsinin farklı özelliği ayrı güzelliği bulunuyor. Beylerbeyi, Çengelköy, Kanlıca, Anadolu Hisarı, Beykoz Kavağa gelene dek aklınızı çelecek lezzet ve görüntüler sunuyor. Yol boyunca balıkçılar solungaçları kırmızı balıklarla dolu tezgahları, Çengelköy'ün çiçeği üzerinde küçük, körpe badem salatalıkları, Çengelköy ün taş fırınında pişirilmiş odun kokulu ekmekleri, Beykoz un iskele yakını cadde üstü fırınındaki şişman pideleri alınması gerekenlerden, yoğurdu ile ünlü Kanlıca sahili oturma bahanesi verecek türden mola yerleriniz olabilir. Yuşa Tepesi yakınlarına gelirken yolun kenarında köy ürünü satan tezgahlarda mevsim sebzeleri kırmızı barbunya fasulyesi, ceviz, kestane suni yem takviyeli köy yumurtalarından bulabilirsiniz. Anadolu Kavağında balık satanlara küçük tezgahlara rastlanıyor.Anadolu kavağında size tavsiye edebileceğimiz bazı restoranlar :
Altınbalık Restaurant - 0216 320 21 19
Yosun Restaurant - 0216 320 21 48
Gözde Restaurant - 0216 320 25 68
Yedigül Restaurant - 0216 320 21 80

Anadolu kavağında konaklayabileceğiniz otel, motel, pansiyon ve apartlar;
Anadolu Kavağı günübirlik kullanım alanı olarak tanınıyor. Bölgede otel motel pansiyon türü konaklama gelişip yaygınlaşma göstermemiş. Buna rağmen Taşlı Yalı Butik Hotel hizmet veriyor. Önceki yıllarda Anadolu Kavağına girişte bulunan askeri nizamiyede aracın plakası yazılır hatta kimlik bırakılırdı.1976 yıllarına dek süren bu uygulamadan yapılan düzenlemelerle vazgeçilerek daha çok turizm gelişmesi sağlanmış. İstanbul dışından gelip mutlaka Boğazda farklı konumdaki lüks konaklamalar için Beylerbeyi çevresinde yalı otel ve apart daireler bulunuyor.
Bosphorus Pasha Hotel: Beylerbeyi'nde 14 odalı hotel.Tel: (0-216) 422 00 03.

Devamını okuyun...>>

Enez tatil yerleri

Edirne'nin Yunanistan sınırına komşu kasabası Enez, 1960'lı yıllara kadar unutulmuşluğun acısını yaşamış. Eski çağlarda İlyada Destanı'nda, tarihçi Herodot'un eserlerinde adına "Aions" olarak rastlanan Enez, yola kavuştuktan sonra antik kent olarak Türk turizminin gündemindeki yerini almaya başlamış. Ancak antik kent sınıra yalınlığı dolayısıyla askeri bölge kapsamında kendini pek duyuramamış. Adnan Menderes iktidarı döneminde Meriç'in taşmasını önlemek için nehre paralel bir set inşa edilmiş. Setin üstünde dolaşmak, nehre ve vadiye doğru uçuşan göçmen kuşları izlemek oldukça enteresan gelebilir ama sınırda olmanın bazı yasakları da beraberinde getirdiğini unutmamak gerekiyor!...Belde M.Ö.7500 yıllarına uzanan tarihi zenginliğe sahip. M.Ö. 1000 yıllarında Poltybria bir trak kenti olarak ünlenmiş. M.Ö. 7 yüzyılda ise Aiolialılar tarafından tekrar kurulmuş ve Ainos adını almış. M.Ö. 513-478 yılları arasında tüm Anadolu ve Trakya toprakları gibi, Pers hakimiyeti altına girerek, Helenistik Çağda, Plolemayosların egemenliğini kabul eden Enez, sanat ve kültür merkezi olarak gelişmeye başlamış. M.Ö.190 yılında görece bağımsızlığını elde etmiş. Ortaçağda kent Cenovalıların eline geçip uzun süre liman olarak kullanılmış. 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Has Yunus Bey tarafından Osmanlı topraklarına bağlanan Enez'de daha sonraları bu komutan adına bir türbe yapılmış. Bugün Enez'de toprak üzerinde görülen en önemli kalıntı ortaçağa ait kaledir. Cenovalı Gattelusi ve Doria ailelerine ait olan surlarda bu ailelere ait armalara da rastlanıyor. Kale giriş kapısının doğusunda ise Bizans çağına ait Ayasofya Kilisesi'nin, daha sonra Fatih Camii haline dönüştürülmüş izlerine rastlanıyor. Türkiye'deki Bizans Kiliselerinin en önemlilerinden biri olan kilise Apsis (Mihrab kısmı) kuzeye bakarken müslümanlarca kıble yönünde çevrilerek yapıya bir minare eklenmiş.

Enez, denizle nehrin flörtünden doğan irili ufalı pek çok gölün kaynaştığı 483 kilometrekarelik alana sahip bir ilçe. Gala Gölü, Tuz Gölü, Karagöl ve Peso Gölü bunlardan sadece bir kaçı. Bir başka deyişle Enez suların kavşak noktası. Bir yanda deniz, diğer tarafta nehir ve alüvyonların oluşturduğu göller... 4 km uzunluğundaki Altınkum sahili gerçek anlamda tertemiz bir suya sahip. Arıtma sorunu yıllar önce çözüme kavuştuğu için denize atık ulaşmıyor. Kıyı şeridinde bulunan barakalar yıkılmış, yaz aylarında Enezliler denize Villalar sahilinden giriyorlar. Zengin balık çeşitlerine sahip Enez'e, İtalyan avcılık dergileri bile yer vermiş. Her yıl Haziran ayında Enez'de av ve balık festivali de düzenleniyor. Balıkçılık özellikle Sulataniçe ve Vakıfköylülerin uzmanlık alanı olarak gösteriliyor. Bölgenin bir özelliği de deniz ile göllerin birbirine karışmasından dolayı hem tuzlu hem de tatlı su balıkçılığının gelişmiş olması. Meriç Nehri'nde ve Gala Gölü'nde yakalanan yılan balıklarının müşterisi İtalyanlar. Kılçıksız ve yağlı etiyle rağbet görüyor. Enez'i dünyaya tanıtan bir başka balık ise "Üzmene Kefali". Deniz ve bataklık arasında kalan Üzmene Gölü'nde yakalana bu kefal türünün bembeyaz eti ızgara için ideal sayılıyor. Enezliler, yıllar önce yakaladıkları ürünleri pazarlamak için balıkçılık kooperatifi kurmuşlar.
Bahar aylarında Enez'e gidenler, balıkçıl türü kuşların kalabalıklığı ile karşılaşıyorlar. Gerçektende temiz hava ve balık türlerinin zenginliği bölgeyi kuş cennetine çevirmesine neden oluyor. Kuğuların, flamingoların, balıkçıl kuşların göl üstündeki danslarını seyrederken otonuzun radyosunda Yunan müziği çalan istasyonları dinleyebilirsiniz.Yüzünüzü okşayan ılık meltem mevsim yaz bile olsa akşama doğru sertleşerek üşümenizde etken olabiliyor. Fotoğrafa meraklıysanız askeri noktalarda ve objektifinizi Yunan hududuna doğru çevirmemeye özen göstermelisiniz.
Enez'e nasıl gidilir?
İstanbul'dan daha rahat bir yolculuk için özel aracınızla otoyolu kullanarak Kınalı çıkışından ayrılıp Tekirdağ üzerinden Keşan'dan Çanakkale'ye dönüp, Enez sapağından girerek 60 km. sonra Enez'e ulaşıyorsunuz. İstanbul Enez arası yaklaşık 280 km.
Enez'de ne yenir?
Enez'de balık türleri ve ızgara et üzerine çalışan sahilde çeşitli restorantlar bulunur. Ayrıca Su Ürünleri Kooperatifi'nden hem deniz hem de tatlı su balıkları satın alabiliyorsunuz. Kefal, melendros, yılan balığı, ilerya, cıbır, ekonomik fiyatlarıyla ilgi görüyor. Bu arada Tekirdağ'dan geçenler ünlü köfteden tadabilirler.
Enez'de konaklayabileceğiniz otel, motel, pansiyon ve apartlar;
Balcı Motel : Enez' de Villalar bölgesinde, dört kişilik, iki yatak odalı,mutfak ve her türlü eşya ile döşenmiş 14 apart daireli Tel:0284 821 44 25
Ege Otel: Sahibi ve işletmeciliğini Şevket Kurt' un yaptığı Ege Otel kaloriferli olup; 12 oda 32 yatak kapasitesine sahiptir. Her odasında, banyo,sıcak su ,tuvalet vardır.Tel :028 481 811 60 33
Gala Motel :Enez' de Villalar bölgesinde bulunan Gala Motel (Fatma Furuncu) WC'li ,banyolu,sıcak sulu iki kişilik odaları ile hizmetinizdedir. Tel:0284 821 43 38
İnci Motel: İnci Apart Motel Enez ilçesi sahilinde 24 adet dublex villadan oluşmaktadır. Her villada 5 yatak, tv,çift banyo, buzdolabı, mutfak gereçleri, ve 24 saat sıcak su bulunmaktadır. 130 yatak kapasitesine sahip olan motelimizde ayrıca 80 kişi kapasiteli cafe-bar, yüzme havuzu, market, otapark bulunmaktadır. Villa biçiminde kiralanmaktadır.Tel:0284 821 53 53 -821 47 67Fax: 0284 213 25 88
Murat Otel: 20 yatak kapasiteli Tel:0284 811 60 83

Devamını okuyun...>>